Yilmaz Nevruz 11 Mart 1938 tarihinde Eskisehir iline bagli Sivrihisar ilçesinin Yakapinar köyünde dünyaya gelmistir. Babasi Azret Ali ve annesi Maryam Kafkasya dogumlu olup çocuk yasta aileleri ile Türkiye'ye göçetmislerdir (1905).
Azret Ali'nin babasi Silpagarlarin Eldaur'un oglu Geriy Efendi tahsilini ve uzmanlik egitimini Dagistan'in yüksek medreselerinde tamamlamistir. Karaçay'a döndükten sonra Ullu Karaçay' da bulunan medresede müderrislik yapmis ve Islamî bilimlerde derin arastirmalarda bulunmustur. Özellikle Hadis ve Fikih konularinda birçok kitab yazmistir. Bunlarin sayisi on cildden az degildir.
Türkiye'ye göç ederken, kendi el yazisiyla kaleme aldigi kitaplarini da beraberinde getirmis ve iskândan sonra onlari Istanbulda bastirmayi arzulamistir. Yerlestirildigi köy tren yolu üzerinde bulunmakla beraber büyük sehirlere uzak bir yerde idi. Burada bilimsel çalismalarini yürütemeyecegini bildigi için Yalova kasabasinin "Güneyköy" isimli köyünde yerlesen dagistanli mektep arkadaslari ile temas kurmak için Güney köye gitmis ve orada iyi karsilanmistir. Müderris arkadaslarinin da destegiyle Güneyköy Medresesinde müderrislik yapmaya karar vermis ve ailesini getirmek üzere Eskisehir'in 100 km dogusunda bulunan Süleymaniye köyüne dönmüstür. Ama bu esnada devam eden tifo salgini onu da yataga düsürmüstür. Kisa bir süre hasta yataginda yattiktan sonra hiç bir arzusunu gerçeklestiremen genç yasta (45 yasinda) vefat etmistir. Bassiz kalan ailesi Yakapinar köyünde yerlesen akrabalari Idris Kipke'nin yanina tasinmistir. Orada iki yil içinde Yilmaz'in babasi Azret Ali annesi Aysat ile kendi büyügü Abdullah'i (14 yasinda) ve küçügü Muhammad Said'i (8 yasinda) pespese kaybetmis ve küçük kiz kardesi Zalihat (5 yasinda) ile birlikte zor bir öksüzlük dönemi yasamistir. Azret Ali köyün Efendisi Süyünçlerin Eyup Efendi'den Kur'an okumasini ve bazi dinî bilgileri ögrenmistir. Fikih ilminde ileri bilgiye sahibdi. Eyup Efendi öldükden sora uzun süre köy mescidinde fahri olarak hatiplik görevi yapmistir.
Azret Ali'nin babasi Geriy Efendi'nin annesi Tekelerin kizlari Khanis idi, göçten önce vefat ettigi için Türkiye'ye gelmedi. Babasi Eldaur Silpagarlarin Debos'un ogludur, Türkiye'ye geldiginde 90 yasinda oldugu söyleniyor, henüz yerlesmeden yolda (Ankara'da) ölmüstür. Debos'tan ötesi Karaçay'da da bilinmektedir. Azret Ali'nin anasi Aysat Bolurlarin kizlaridir. Halk ozani ünlü Kasbot'un ilk esi Mukhurcan Hanim, Aysat'in halasi idi. Aysat'in babasinin adini bilemiyoruz, anasi Kipkelerin kizlari Nauga idi. Azret Ali öksüz kaldiginda büyükannesi Nauga'nin himayesine giriyor. Kizkardesi Zalihat'in bakimini ise Belpinar köyünde yasayan Geriy Efendi'nin kardesi Haci Ismail üstleniyor, eriskin kizlik çagina gelince de ayni köyde yasayan Semenlerin Suayip ile evlendiriyor. Yilmaz'in babasi Azret Ali'nin ilk esi ve ondan olan üç çocugu küçük yasta vefat etmislerdir. Azret Ali 1927 yilinda ikinci olarak Akbaylarin Kaysin'in kizi Maryam ile evleniyor. Maryam daha 6 yasinda iken annesini ve babasini kaybederek öksüz kalmis ve ablasi Aysat'in yaninda büyümüstür. Mariyam'in anasi Bayrimkullarin kizlari Alkhanim idi, babasi Kaysin'in anasi ise Özdenlerin kizlariydi. Maryam ile Azret ali'nin alti alti çocuklari oldu. Maryam 1973 yilinda, Azret Ali de 1977 yilinda vefat etmislerdir.
Yilmaz ilk okulu dogdugu köyde, Yakapinar'da okudu. Sonra Sivrihisar Orta Okulu'nu tamamladi. Lise ögrenimini Istanbul'da Kabatas Erkek Lisesinde ikmal etti. 1960 yilinda Istanbul Üniversitesi Tip Fakültesine girdi, oradan 1968 yilinda mezun oldu. 1976 yilina kadar Elazig, Sivrihisar ve Eskisehir sehirlerinde doktor olarak çalisti. 1975 yilinda Almanya'ya giderek uzmanlik egitimine basladi. 1982 yilinda genel cerrahi uzmani (khirurg) oldu. 1983 yilinda Eskisehir'e döndü. Oradaki hastanelerde uzman doktor ve bastabib olarak 1999 yilina kadar çalisti. Ayni yil yeni kurulan Eskisehir Büyüksehir Belediyesi'ne geçerek "Saglik ve Sosyal Hizmetler Daire Baskanligi" görevini üstlendi. 2002 yilinda da emekliye ayrildi.
Kafkasya konusu ile 1951'de Mahmut Aslanbek'in (Dudalani Mahmut) "Karaçay-Malkar Türklerinin Faciasi" isimli kitabini okuduktan sonra ilgilenmeye basladi. Kafkasya'dan gelen büyüklerinin anlattiklarini can kulagiyla dinliyordu, onlardan çok sey ögrendi. Üniversitede ögrenci iken 1964-1968 yillari arasinda arkadaslari Mustafa Bestoy (Çeçen), Osman Çelik (Sapsig), Sefer Berzeg (Ubikh), A. Hazer Hizal (Sapsig), Rezzan Dinçer (Kabardey), Kenan Sah (Abzekh), Yasar Nogay (Abzekh), Seyfi Sahin (Çeçen), Niyazi Güney (Çeçen), Tarik Kutlu (Çeçen), Yasar Sengün (Abzekh), Güsan Bogatir (Adige), Bekir Demirel (Abzekh), Hasan Yediç (Adige) ve digerleriyle birlikte "Birlesik Kafkasya" dergisini yayimlayarak "Kafkas Halklarinin Birligini" savundu.
Bu arada dil, folklor ve tarih konularinda arastirmalarina devam etti. Almanya'da bulundugu siralarda Ramazan Karça ile mektuplasarak Kafkasya ve Karaçay-Balkar sorunlarini tartisti, ondan çok sey ögrendi. Ramazan Karça'nin topladigi, kendisinin de ilave ettigi eski halk sarkilarini Eskisehir'de tekrar yayimladigi Birlesik Kafkasya Dergisinde önce tek tek, sonra da "Eski Cirla" adiyla özel sayida toplayarak yayimladi. Eskisehir'de 1994-2000 yillari arasinda tekrar yayimladigi Birlesik Kafkafkasya dergisine ek olarak onunla birlikte "Kartcurt" adini verdigi ve karaçayca basilan küçük hacimli bir degi daha çikardi.
Almanya'da iken Karaçayca-Türkçe sözlük hazirlamaya karar verdi ve binlerce kelime topladi, sonradan bunlara yeni ilaveler yapti ve Karaçay'da yayimlanan sözlüklerden de yararlanarak sözlügü tamamladi, henüz yayimlanmamistir. Sözlük açiklamali oldugu için 700-800 sahifelik bir büyüklüktedir. Yazim hatalarindan baska pek eksigi kalmamistir.
Karaçayca eski sarkilar,masallar, rivayetler, atasözleri gibi folklorik çalismalari dosyalarda toplanmis halde duruyorlar. Elli yildan beri arzu ettigi "Kafkas Tarihi" çalismasina son yillarda çok zaman ayirdi ve kitabin birinci cildini basima hazir hale getirdi. Ikinci cildini de tamamlamak üzeredir. 600 büyükboy sahife tutan bu çalismanin ilk cildi, Kafkas tarihini baslangiçtan Mogol istiylasina kadar olan bölümü içermektedir. Ikinci cildi de Mogol istiylasindan Kafkasya-Rusya savasina kadar olan dönemi içine alacaktir. Ömrü yeterse Kafkas-Rus savasini ve sonrasini da yazmayi arzu etmektedir.
Bu arada, hiç bir deger tasimadigini bildigi halde hatiralarini "Körgenlerim, Esitgenlerim, Bilgenlerim" adli kitapta toplamistir ve bunu karaçayca yazmistir. Eskerivlerin birinci cildi kisisel hayatinin hikâyesini, ikinci cildi de Kafkasya ve Karaçay-Malkar konusuyla ilgili politik ve kültürel çalismalarini içermektedir. Bu çalismasini bastirmayi düsünmemektedir. Sadece Karaçay-Malkar diline yarari olsun diye yazmistir.
Önemli bir çalismasi da Islam Peygamberi Hazreti Muhammed'in hayatini anlatan kisa ve özlü bir kitabi türkçeden karaçaycaya aktarmasidir. Kitabi Türkiye Diyanet Isleri Baskanligi bir akademisyene hazirlatmistir. Bu da basilmadan duruyor.
Sovetler Birligi dagildiktan sonra Kur'anin türkçe mealini karaçaycaya aktarmaya basladiysa da sonunu getirmedi. Çünki Kur'an'in karaçayca meali Karaçay'da yayimlandi ve onun çalismasina gerek kalmadi.
Son yillarda bütün vaktini Kafkasya Tarihi ile ilgili çalismasina ayirmistir. Rusça kaynaklarin çevirisi çok zaman aldigi için yazim isi de yavas ilerlemektedir. Yilmaz Nevruz evli ve dört çocuk babasidir.
Azret Ali'nin babasi Silpagarlarin Eldaur'un oglu Geriy Efendi tahsilini ve uzmanlik egitimini Dagistan'in yüksek medreselerinde tamamlamistir. Karaçay'a döndükten sonra Ullu Karaçay' da bulunan medresede müderrislik yapmis ve Islamî bilimlerde derin arastirmalarda bulunmustur. Özellikle Hadis ve Fikih konularinda birçok kitab yazmistir. Bunlarin sayisi on cildden az degildir.
Türkiye'ye göç ederken, kendi el yazisiyla kaleme aldigi kitaplarini da beraberinde getirmis ve iskândan sonra onlari Istanbulda bastirmayi arzulamistir. Yerlestirildigi köy tren yolu üzerinde bulunmakla beraber büyük sehirlere uzak bir yerde idi. Burada bilimsel çalismalarini yürütemeyecegini bildigi için Yalova kasabasinin "Güneyköy" isimli köyünde yerlesen dagistanli mektep arkadaslari ile temas kurmak için Güney köye gitmis ve orada iyi karsilanmistir. Müderris arkadaslarinin da destegiyle Güneyköy Medresesinde müderrislik yapmaya karar vermis ve ailesini getirmek üzere Eskisehir'in 100 km dogusunda bulunan Süleymaniye köyüne dönmüstür. Ama bu esnada devam eden tifo salgini onu da yataga düsürmüstür. Kisa bir süre hasta yataginda yattiktan sonra hiç bir arzusunu gerçeklestiremen genç yasta (45 yasinda) vefat etmistir. Bassiz kalan ailesi Yakapinar köyünde yerlesen akrabalari Idris Kipke'nin yanina tasinmistir. Orada iki yil içinde Yilmaz'in babasi Azret Ali annesi Aysat ile kendi büyügü Abdullah'i (14 yasinda) ve küçügü Muhammad Said'i (8 yasinda) pespese kaybetmis ve küçük kiz kardesi Zalihat (5 yasinda) ile birlikte zor bir öksüzlük dönemi yasamistir. Azret Ali köyün Efendisi Süyünçlerin Eyup Efendi'den Kur'an okumasini ve bazi dinî bilgileri ögrenmistir. Fikih ilminde ileri bilgiye sahibdi. Eyup Efendi öldükden sora uzun süre köy mescidinde fahri olarak hatiplik görevi yapmistir.
Azret Ali'nin babasi Geriy Efendi'nin annesi Tekelerin kizlari Khanis idi, göçten önce vefat ettigi için Türkiye'ye gelmedi. Babasi Eldaur Silpagarlarin Debos'un ogludur, Türkiye'ye geldiginde 90 yasinda oldugu söyleniyor, henüz yerlesmeden yolda (Ankara'da) ölmüstür. Debos'tan ötesi Karaçay'da da bilinmektedir. Azret Ali'nin anasi Aysat Bolurlarin kizlaridir. Halk ozani ünlü Kasbot'un ilk esi Mukhurcan Hanim, Aysat'in halasi idi. Aysat'in babasinin adini bilemiyoruz, anasi Kipkelerin kizlari Nauga idi. Azret Ali öksüz kaldiginda büyükannesi Nauga'nin himayesine giriyor. Kizkardesi Zalihat'in bakimini ise Belpinar köyünde yasayan Geriy Efendi'nin kardesi Haci Ismail üstleniyor, eriskin kizlik çagina gelince de ayni köyde yasayan Semenlerin Suayip ile evlendiriyor. Yilmaz'in babasi Azret Ali'nin ilk esi ve ondan olan üç çocugu küçük yasta vefat etmislerdir. Azret Ali 1927 yilinda ikinci olarak Akbaylarin Kaysin'in kizi Maryam ile evleniyor. Maryam daha 6 yasinda iken annesini ve babasini kaybederek öksüz kalmis ve ablasi Aysat'in yaninda büyümüstür. Mariyam'in anasi Bayrimkullarin kizlari Alkhanim idi, babasi Kaysin'in anasi ise Özdenlerin kizlariydi. Maryam ile Azret ali'nin alti alti çocuklari oldu. Maryam 1973 yilinda, Azret Ali de 1977 yilinda vefat etmislerdir.
Yilmaz ilk okulu dogdugu köyde, Yakapinar'da okudu. Sonra Sivrihisar Orta Okulu'nu tamamladi. Lise ögrenimini Istanbul'da Kabatas Erkek Lisesinde ikmal etti. 1960 yilinda Istanbul Üniversitesi Tip Fakültesine girdi, oradan 1968 yilinda mezun oldu. 1976 yilina kadar Elazig, Sivrihisar ve Eskisehir sehirlerinde doktor olarak çalisti. 1975 yilinda Almanya'ya giderek uzmanlik egitimine basladi. 1982 yilinda genel cerrahi uzmani (khirurg) oldu. 1983 yilinda Eskisehir'e döndü. Oradaki hastanelerde uzman doktor ve bastabib olarak 1999 yilina kadar çalisti. Ayni yil yeni kurulan Eskisehir Büyüksehir Belediyesi'ne geçerek "Saglik ve Sosyal Hizmetler Daire Baskanligi" görevini üstlendi. 2002 yilinda da emekliye ayrildi.
Kafkasya konusu ile 1951'de Mahmut Aslanbek'in (Dudalani Mahmut) "Karaçay-Malkar Türklerinin Faciasi" isimli kitabini okuduktan sonra ilgilenmeye basladi. Kafkasya'dan gelen büyüklerinin anlattiklarini can kulagiyla dinliyordu, onlardan çok sey ögrendi. Üniversitede ögrenci iken 1964-1968 yillari arasinda arkadaslari Mustafa Bestoy (Çeçen), Osman Çelik (Sapsig), Sefer Berzeg (Ubikh), A. Hazer Hizal (Sapsig), Rezzan Dinçer (Kabardey), Kenan Sah (Abzekh), Yasar Nogay (Abzekh), Seyfi Sahin (Çeçen), Niyazi Güney (Çeçen), Tarik Kutlu (Çeçen), Yasar Sengün (Abzekh), Güsan Bogatir (Adige), Bekir Demirel (Abzekh), Hasan Yediç (Adige) ve digerleriyle birlikte "Birlesik Kafkasya" dergisini yayimlayarak "Kafkas Halklarinin Birligini" savundu.
Bu arada dil, folklor ve tarih konularinda arastirmalarina devam etti. Almanya'da bulundugu siralarda Ramazan Karça ile mektuplasarak Kafkasya ve Karaçay-Balkar sorunlarini tartisti, ondan çok sey ögrendi. Ramazan Karça'nin topladigi, kendisinin de ilave ettigi eski halk sarkilarini Eskisehir'de tekrar yayimladigi Birlesik Kafkasya Dergisinde önce tek tek, sonra da "Eski Cirla" adiyla özel sayida toplayarak yayimladi. Eskisehir'de 1994-2000 yillari arasinda tekrar yayimladigi Birlesik Kafkafkasya dergisine ek olarak onunla birlikte "Kartcurt" adini verdigi ve karaçayca basilan küçük hacimli bir degi daha çikardi.
Almanya'da iken Karaçayca-Türkçe sözlük hazirlamaya karar verdi ve binlerce kelime topladi, sonradan bunlara yeni ilaveler yapti ve Karaçay'da yayimlanan sözlüklerden de yararlanarak sözlügü tamamladi, henüz yayimlanmamistir. Sözlük açiklamali oldugu için 700-800 sahifelik bir büyüklüktedir. Yazim hatalarindan baska pek eksigi kalmamistir.
Karaçayca eski sarkilar,masallar, rivayetler, atasözleri gibi folklorik çalismalari dosyalarda toplanmis halde duruyorlar. Elli yildan beri arzu ettigi "Kafkas Tarihi" çalismasina son yillarda çok zaman ayirdi ve kitabin birinci cildini basima hazir hale getirdi. Ikinci cildini de tamamlamak üzeredir. 600 büyükboy sahife tutan bu çalismanin ilk cildi, Kafkas tarihini baslangiçtan Mogol istiylasina kadar olan bölümü içermektedir. Ikinci cildi de Mogol istiylasindan Kafkasya-Rusya savasina kadar olan dönemi içine alacaktir. Ömrü yeterse Kafkas-Rus savasini ve sonrasini da yazmayi arzu etmektedir.
Bu arada, hiç bir deger tasimadigini bildigi halde hatiralarini "Körgenlerim, Esitgenlerim, Bilgenlerim" adli kitapta toplamistir ve bunu karaçayca yazmistir. Eskerivlerin birinci cildi kisisel hayatinin hikâyesini, ikinci cildi de Kafkasya ve Karaçay-Malkar konusuyla ilgili politik ve kültürel çalismalarini içermektedir. Bu çalismasini bastirmayi düsünmemektedir. Sadece Karaçay-Malkar diline yarari olsun diye yazmistir.
Önemli bir çalismasi da Islam Peygamberi Hazreti Muhammed'in hayatini anlatan kisa ve özlü bir kitabi türkçeden karaçaycaya aktarmasidir. Kitabi Türkiye Diyanet Isleri Baskanligi bir akademisyene hazirlatmistir. Bu da basilmadan duruyor.
Sovetler Birligi dagildiktan sonra Kur'anin türkçe mealini karaçaycaya aktarmaya basladiysa da sonunu getirmedi. Çünki Kur'an'in karaçayca meali Karaçay'da yayimlandi ve onun çalismasina gerek kalmadi.
Son yillarda bütün vaktini Kafkasya Tarihi ile ilgili çalismasina ayirmistir. Rusça kaynaklarin çevirisi çok zaman aldigi için yazim isi de yavas ilerlemektedir. Yilmaz Nevruz evli ve dört çocuk babasidir.